İlham Perisi;

Çok duyarız, “ilham perimi bekliyorum”..
Uzun zamandır yaratıcılık konusunda sıkıntı yaşayan sanatçı bir dostum “İç sesimi duyamaz oldum” demişti. İlham perisi ziyaretini kesmiş ya da ilham antenlerinde bir tıkanıklık olmuştu…

Yaratıcılığın insanın kalp uydusunu kullanarak yeni olanı kişinin şuuruna indirdiğine inanıyorum. Zihinden gelen gürültüler ne zaman bu iç sesi bastırır ve daha baskın bir şekilde kalp uydusunu bozarsa, ilhamla gelen yeniye bir o kadar uzaklaşıyoruz.

Belki de ilham perisini beklemek yerine onu duymak için sadece antenlerimizin yönünü değiştirmeliyiz…

Yeniyi tercih etmek

Yeni hep istenir ama yeni olanı yapmak, yeniyi tercih etmek bazen zordur.
O ilk adımı atmak istiyorum…
Yeni projeyi hayata geçirmek istiyorum…
Yeni bir şehre taşınmak istiyorum…
Yeni bir iş bulmak istiyorum…
Bunları yapmak istediğini söyleyenleri çokça duyarız.
Ancak bu cümlelerin sonuna hep bir ama gelir…
Ama çocukların okulu var…
Ama işim çok iyi…
Ama ben buradan başka bir yerde yapamam…
Bahaneler uzar gider;
Bu amaları üreten de, farklı ve yeni olanı isteyen de bizim içimizdedir.
Bizi bu bahanelere çapalayan ve yeniyi tercih etmemizde ayağımıza pranga olan nedir?
Kendine güvensizlik mi?
Cesaretsizlik mi?
Başarısızlık korkusu mu?
Belki hepsi… Bütün bu içine düştüğümüz duyguları ve bütün bu bahaneleri üreten de gene bize ait kişilik yapılarımız değil mi?
Bütün bunların arkasında yeniyi çağıran ve ona güvenmemizi bekleyen iç sesimize biraz daha kulak versek bambaşka bir hayat bizi bekliyor olabilir mi?

Kalpten Gelen Fısıltı

Zihnimizi tatile çıkartmayı başardığımızda, o dinginlik ve sakinlik içinde,
İçten çok da derinde olmayan, kalbinizden gelen bir fısıltı duyarsanız…

Aslında o biliyor değil mi?
Size söylediklerinde çoğu zaman tam isabet cevaplar veriyor.
Cevaplar doğru değilse belki de biz onu tam duyamadığımız içindir.

İşte hayat tercihlerimizi bu sese güvenerek vermeye çalışsak..
Ürettiğimiz çoğu bahane kendiliğinden yok olacaktır.
Bu güven ve teslimiyet hali huzurlu ve yeni yaşamı bize sunabilir.

Bu noktada önemli bir soru: yeniyi tercih etmek istiyor muyum?
Yoksa yarattığım konfor alanı ve materyal dünyanın sunduğu imkanlar benim için yeterli mi diyorum? O zaman çok da yeni olanı aramıyoruz demektir.

Ama ne yeni bir kıyafet ne yeni bir araba ne yeni bir yer..
Asıl ihtiyacımız olan yeniyi karşılamayacaktır…

Yeniyle gelen güzellik

Kalp çakramızı açtığımız zaman
Geçmişin ve eskinin yerine dolacak olana, yeniye yer açarız.

Ve yeni olanla, anda karar verebilmek bizi özgürleştirir.
Geçmiş yargılara, korkulara bağlanmak yerine,
Yeninin heyecanı ve coşkusu sarar içimizi.

Bu coşku ve heyecan bizi beslediği kadar etrafımıza da ışık olur, ilham olur.
Bu ilhamla beslenebilmenin ve ışığı daima hatırlamanın güzellikleri içimizde daim olsun…