İnsanoğlu, Dünya gezegenine sadece organik bir hizmet için gelmedi. Tüm dünya malzemesinin yapabildiğinden çok başka bir yeteneğe ve potansiyele sahip: dünyasal şuurunu, yüksek bir şuura dönüştürebilmek.

Doğduğumuz günden itibaren aldığımız ilk nefesle birlikte dünya malzemeleriyle harmanlanmaya başlıyoruz. İnsan olmanın dünyasal hedeflerle sınırlandırılmış ebeveynlerince yetiştiriliyoruz. Dünyaya gelirken daha açık bir şuurla gelmiş olmamıza rağmen, her geçen gün özümüzün üstü örtülürken, dünyasal kimliğimiz güçleniyor. Yetişkinler haline geldiğimizde ise dünyanın bize sunduklarına ve bize hedef olarak gösterilmiş şeylere ulaştığımızda ise bir şeylerin eksikliğini hissetmeye devam ediyoruz. Ne para, ne kariyer, ne aile hiç bir şeyin yerini dolduramadığı bir ihtiyaç sürüp gidiyor. “Ben kimim, nereden geldim, hedefim ne?” gibi sorular bizi içten içe başka bir gerçekliği aramaya öğrenmeye yönlendiriyor. İşte tam da burada, bu soruların gerçek cevabını bilen bir ustaya duyulan ihtiyaç belirginleşince, kozmosun bizim varlıksal sorularımıza cevapları eş zamanlılıklar ve karşılaşmalar şeklinde belirmeye başlıyor. Tıpkı şu an bu yazıyı okuyor olmanız gibi.

Bizim yolculuğumuz, dünya zamanı ve mekanının sınırlandırılmış duyu ve algı sisteminin ötesine genişlemek yolculuğudur. Görünen ve görünmeyen alemlerle birlikte çalışabilmeye doğru ilerler. Yolu bilen bir rehberin önderliği şarttır çünkü insan kendine kördür ve doğası gereği ego birincil sıradadır. Bizler izlenimlerimizi bu sahte kişiliğin filtresi ve çarpıtmalarıyla, subjektif şekillerde alırız. Oysa doğasında izlenimler objektiftir. İnsan ise yaradılışı gereği, izlenimleri parçalar halinde okuyabilir. Duygusal, entelektüel, eylemsel veya içgüdüsel şekillerde okuruz izlenimleri. Bunun yerine bir ve tek, tüm merkezlerimizle aynı anda okuyabilmek için algılarımızı geliştirmek, ey zamanlı olarak da güçlü taraflarımızın oluşturduğu gurur ve kibir maddelerinden arınmak gerekir.

Dönüşüm çalışmaları, bütüncül bir eğitim modelidir. Sadece fizik bedenimizle değil tüm enerjetik ve varlıksal katmanlarımızca izlenimleri doğru okuyabilmek gittikçe incelen çalışmalar bütünüdür.

İşte biz, Yüksek Şuur ekibi olarak, geleneksel uygulamalardan, yolun yeni uygulamalarına yüksek şuur boyutlarının mesajlarını arayıp buluruz. Birlikte hazırlanıp yenen yemeklerin dönüşmüş tesirlerinden, şamanik uygulamalardan, Gurdjieff danslarından, Eurythmy’e, tai chi, çigong gibi enerji çalışmalarından, hikaye anlatıcılığına, yogadan, regresyona, ses terapisine ve pek çok farklı terapi tekniklerine, denge çalışmalarından, yaratıcı dramaya, canlandırmalara, doğaçlamalara, gelenekten gelen ritüellerden, müziğe, resme, tüm sanatsal uygulamalara, şuurun ince detaylarına uzanan pek çok teknikle çalışırız. Bunlar arasında, farklı ekollerin geliştirdiği kendilerine has dönüşüm teknikleri olduğu gibi, genele yaygınlaşmış uygulamalar da bulunur. Bizim için önemli olan, hangi teknikle çalışırsak çalışalım, ruha dokunmayan, dönüşüme hizmet etmeyen, kuru kalmış, canlanmamış uygulamalardan kaçınmaya gayret ederiz. Yüksek alemlerin tesirleriyle zenginleşmiş uygulamaların içsel tadını kovalar, yüksek tesirlere layık olmak için çaba sarf ederiz. Kendi izlenimler mutfağımız bizim çalışma sahamızdır. Kendimizle çalışır, kendi vicdan ve şuur filtremizden süzerek uygulama sahamıza dahil eder, deneyimlerimizden faydalı bulduklarımızı başkalarına da aktarırız.

Yolu arayan, çalışmaya dahil olmak isteyenlere faydalı olacağına inandığımız, insanlığı uyanışa taşıyacak bilgi ve deneyimlerimizi paylaşmak ve dünyamızı barış ve hak ettiği doğal güzelliğine ulaştırmak için yola devam ediyoruz.